Türk EnglishFrançaisРусскийالعربية

Boşanmaya Dayalı Maddi ve Manevi Tazminat

Boşanmaya Dayalı Maddi ve Manevi Tazminat

Boşanmaya Dayalı Maddi ve Manevi Tazminat Davaları

1- Giriş

Hukukumuzda boşanma ve hükümleri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 161 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunda bir çok boşanma nedenleri sayılsa da makalemizin konusunu oluşturan tazminat talepleri genelde çekişmeli yargılamalarda ileri sürülmektedir. Zira çekişmesiz yargı alanına giren anlaşmalı boşanma davalarında taraflar zaten kendi aralarında bir mutabakata vardıkları ve bu mutabakatlarını yazılı bir metin haline getirip “anlaşmalı boşanma protokolü” hazırladıkları için tazminat konusunu da kendi aralarında çözmüş olurlar.

Evlilik birliğinin boşanma ile sonuçlanmasında kusursuz ya da daha az kusurlu olan taraf, kusurlu taraftan mevcut bir zararı nedeni ile veya beklenen menfaatlerinin boşanma dolayısıyla zarara uğrayacak olmasından dolayı uygun bir miktar maddi tazminat isteyebilir. Ayrıca maddi tazminat yanında, kusursuz veya daha az kusurlu eş; boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğramış olması halinde kusurlu olan diğer taraftan uygun bir miktar manevi tazminat da isteyebilir. Bu ifadelerden de anlaşılabileceği üzere kanun, boşanmada maddi ve manevi tazminat talep edilebilmesini kusursuz olmaya değil, diğer eşe nazaran daha az kusurlu olma şartına bağlamıştır. Bu makalemizde boşanmaya dayalı maddi ve manevi tazminat taleplerini detaylıca ele almış bulunuyoruz. Ancak konuyla ilgili daha özet bir bilgi için “Boşanma Davalarında Tazminat” başlıklı yazımıza müracaat edebilirsiniz.

2- Maddi Tazminatın Şartları

Boşanma nedeniyle talep edilebilecek maddi tazminat, haksız fiil sorumluluğundan kaynaklanan bir tazminattır. Dolayısı ile bu tazminatların talep edilebilmesi için haksız fiilin unsurlarının olayımızda mevcut bulunması gerekmektedir. Bunun yanında boşanmadan kaynaklı bazı ilave şartlarda mevcuttur:

  • Boşanmanın varlığı: Evlilik birliği, mahkemenin boşanma kararı ile sonlandırılmış olmalıdır.
  • Hukuka Aykırı Fiil: Haksız fiil sorumluluğunun ilk şartı olan hukuka aykırı fiil burada da karşımıza çıkmaktadır. Boşanmada tazminat talep eden kişi karşı tarafın hukuka uygun olmayan eylem ve hareketlerinden dolayı mağdur olmalıdır.
  • Zarar: Yukarıda da belirtildiği gibi maddi tazminat talep edilebilmesi için kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafın mevcut bir zararı bulunmalı veya beklenen menfaatlerinin boşanma dolayısıyla zarara uğrayacak olması gerekmektedir.
  • Kusur: Haksız fiil sorumluluğunun bir diğer unsuru kusur şartının yerine gelmesidir. Buna göre boşanmaya dayalı maddi tazminatı ancak kusursuz olan ya da daha az kusurlu olan taraf talep edebilecektir.
  • İlliyet bağı: Yukarıdaki şartların yanında, boşanmada maddi tazminat talep edilebilmesi için meydana gelen zararın kusurlu eşin hukuka aykırı hareketi nedeniyle oluşması gerekmektedir.
  • Talep: Boşanma davasında mahkeme resen maddi tazminata karar vermemekte olup, bu konunun mutlaka taleple mahkemeden istenmesi gerekmektedir.

3- Boşanmaya Dayalı Maddi Tazminat Davası Nasıl Açılır

Boşanmaya dayalı maddi tazminat davası üç şekilde açılabilmektedir. Birincisi eş tarafından boşanma davası açılması aşamasından tazminat taleplerinin dava dilekçesinde bildirilmesidir. Burada belirtilmemiş ise en geç cevap dilekçesi yazılırken tazminat taleplerinin açıkça yazılması zorunludur. Bu aşama geçilmiş ise tazminat talepleri boşanma davası sürerken aynı mahkeme nezdinde ayrı bir dava şeklinde de açılabilir.

Mahkeme tarafından bu davaların birlikte yürütülmesi zorunlu görülerek genellikle birleştirme kararı verilmektedir ve davalar birlikte sonuçlandırılmaktadır. Mahkeme tarafından boşanmaya karar verilmiş ve boşanmanın hukuki sonuçları doğmuş ise bundan sonraki 1 yıllık süre içerisinde ayrı bir dava açılarak maddi tazminatlar istenebilir. Bu süre kaçırılır ise artık maddi tazminat talep edilemez.

4- Maddi Tazminatın Ödenme Şekli

Tazminat iki şekilde belirlenmektedir. Ayni tazminat belirlenmesi halinde eşlerden birinin diğerine bir mal varlığını devretmesi istenmektedir. Örneğin sahip olunan bir fabrikanın davacı eşe devredilmesi olarak bir karar verilmektedir. İrat şeklinde belirlenen tazminat talebinde ise hakim tarafından miktar ve ödeme şekli belirtilir. Peşin ya da taksitle şeklinde bir belirleme ve net tazminat tutarı karara yazılır. Ödeme süreleri kararda belirtilir.

5- Manevi Tazminatın Şartları

Boşanma kararına dayalı manevi tazminatın şartları da maddi tazminatın şartlarına benzemekle birlikte aşağıdaki şekildedir:

  • Boşanma kararı verilmiş olmalıdır.
  • Manevi tazminat talebi olmalıdır.
  • Manevi tazminat ödemesi istenen taraf, boşanmada kusurlu olmalıdır.
  • Manevi tazminat talebinde bulunan taraf, boşanmaya sebebiyet veren olaylar açısından diğer eşe oranla daha az kusurlu olmalıdır.
  • Manevi tazminat talebinde bulunan tarafın, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları zedelenmiş olmalıdır.
  • Kişilik haklarındaki zarar ile boşanma arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır

6- Manevi Tazminat Miktarı Nasıl Belirlenir

Manevi tazminat bedelinin tespiti ise; Mahkeme tarafından tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının tespit edilmesi amacıyla bir araştırma yapılır. Yapılan araştırma neticesinde tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına göre, talep edenin talebiyle bağlı kalmak koşuluyla yapılır. Hâkim, talepten fazla manevi tazminata karar veremez. Manevi tazminat, maddi tazminattan farklı olarak, yalnızca tek seferde ve toplu olarak ödenebilir. İrat şeklinde yani dönem dönem ödenmesi mümkün değildir. Yine manevi tazminatın miras yoluyla başkasına devredilmesi mümkün değildir.

7- Boşanmaya Dayalı Manevi Tazminat Davası Nasıl Açılır

Yukarıda maddi tazminat davasının nasıl açılacağına dair yazdıklarımız burada da aynen geçerlidir. Yani, boşanmaya dayalı manevi tazminat davası üç şekilde açılabilmektedir. Birincisi eş tarafından boşanma davası açılması aşamasından tazminat taleplerinin dava dilekçesinde bildirilmesidir. Burada belirtilmemiş ise en geç cevap dilekçesi yazılırken tazminat taleplerinin açıkça yazılması zorunludur. Bu aşama geçilmiş ise tazminat talepleri boşanma davası sürerken aynı mahkeme nezdinde ayrı bir dava şeklinde de açılabilir.

Mahkeme tarafından bu davaların birlikte yürütülmesi zorunlu görülerek genellikle birleştirme kararı verilmektedir ve davalar birlikte sonuçlandırılmaktadır. Mahkeme tarafından boşanmaya karar verilmiş ve boşanmanın hukuki sonuçları doğmuş ise bundan sonraki 1 yıllık süre içerisinde ayrı bir dava açılarak manevi tazminatlar istenebilir. Bu süre kaçırılır ise artık manevi tazminat talep edilemez.

8- Boşanmaya İlişkin Tazminat Ödenmezse Ne Yapılmalıdır

Davalı taraf tazminat ödemesini süresinde yapmaması halinde davacı eş tarafından icra dairesine başvurularak icra takibi başlatabilir. Bu durumda avukat masrafları, İcra Dairesi masrafları, haciz ve satış giderleri gibi ekstra giderlerin tamamı davalı tarafa yükletilir.

9- Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir

Boşanma davalarına dayalı tazminat davalarında görevli mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı illerde ise aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemesi görevli olacaktır. Yer yönünden yetkili mahkeme ise eşlerin son 6 ayda ikamet ettikleri veya eşlerden birinin yerleşim yeridir.

10- Maddi ve Manevi Tazminat Davalarında Örnek Yargıtay Kararları

  • Eşine Salak Diyen Kocaya Manevi Tazminata Hükmetme

Taraflar arasında görülen boşanma davasında, davalı-karşı davacı kocanın kusurları yanı sıra eşine salak demesi ve düğün fotoğraflarının yırtması anlaşılmıştır. Bu nedenle boşanmaya sebebiyet verilen olaylar nedeniyle kişilik hakları ihlal edilen eşin kusurlu olan eşten manevi tazminat talep edilmesi öngörülmüştür. Davacı-karşı davalı olan kadının tarafların evliliğinde eşit kusurlu ve ağır kusurlu olmadığından kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden mahkemenin kararını bozmuştur. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/18440 Esas, 2014/42 Karar)

  • Manevi Tazminat Miktarının Fazla Olması Ölçüsüzdür

Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davalı-karşı davacı erkek yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/809 E. , 2021/1996 K.)

  • Eşin Evden Kovulması Manevi Tazminat Gerektirir

Tarafların komşusu olan tanık beyanlarına göre, erkek eşin davacıyı evden kovduğu, bu nedenle kadın eşin iki gece tanık N.K.’nın evinde kaldığı, sonrasında komşuların aralarında para topladığı, toplanan parayla davacıya uçak bileti aldıkları ve davacı eşi Kayseri’ye ailesinin yanına gönderdikleri anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; erkek eşin davacıya hakaret ettiği ve zaten “eşini evden kovma” şeklinde gerçekleşen kusurlu davranışın kendi içinde “hakaret eylemini” barındırmasının doğal sonucu olmasına göre yerel mahkemece, somut olaya uygun ve aynı yönlere işaret eden bozma kararına uyulması gerekirken, davalı erkek eşin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan kusurlu davranışının ispat edilemediği gerekçesiyle davacı kadın eşin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (Hukuk Genel Kurulu 2017/2644 E. , 2021/68 K.)

  • Kıskanç Eş Daha Ağır Kusurludur

Taraflar arasında görülen boşanma davasında, mahkeme, tarafların eşit kusurlu olduğunu kabul ederek boşanmalarına karar vermiştir. Ancak Yargıtay, boşanma davasında toplanılan deliller ile gerçekleşen kusur yanında karısına hakaret ettiği ve karısına karşı kıskanç olduğunun anlaşıldığını belirterek erkeğin ağır kusurlu olduğunu kabul etmiştir. Mahkeme tarafından verilen eşit kusurlu olması kararı bu gerekçe ile bozulmuştur. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6451 E, 2018/15153 K.)

  • Evliliklerine Sahip Çıkmayan Eşler Eşit Kusurludur

Tarafların evlilik tarihi itibari ile yaşlarının çok küçük olduğu, bu nedenle iki aydan az süre devam eden evliliklerinde karşılıklı olarak ailelerinin evliliğe olan müdahalelerine sessiz kaldıkları, toplumun temel taşı olan aile birliğini kurmayı başaramadıkları gözetildiğinde tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu oldukları tartışmasızdır. Hâl böyleyken yerel mahkemece, erkek eşin ağır kusurlu olduğunun kabulü ile bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak kadın eş yararına tazminatlara hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2409 E.  ,  2021/412 K)

  • Eşinin Kredi Kartını İptal Ettirmek Manevi Tazminat Nedenidir

Eşinin işi ve geliri olmadığını bilen erkeğin, kadının kullanmakta olduğu kredi kartlarını iptal ettirdiği, giderlerini karşılamadığı, bu nedenle kendisini arayan kayınvalidesine “manyak karı” dediği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkek eşin tam, kadın eşin ise kusursuz olduğu noktasında Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelediğinde, erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle kadının kişilik haklarının saldırıya uğradığı belirgin olup, davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmemesi bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu         2017/2733 E.  ,  2021/1053 K.)

  • Eşinden Başka Birisi İle Değişik Zamanlarda, Gece Geç Ve Değişik Saatlerde Yapılan Telefon Görüşmeleri Ve Mesajlaşmalar Ağır Kusurdur 

Dosya arasına alınan telefon kayıtlarına göre davacı-karşı davalı kadının değişik zamanlarda, gece geç ve değişik saatlerde yaptığı telefon görüşmeleri ve kadının başka bir erkeğe kendisi tarafından çekildiğini kabul ettiği mesaj içeriği birlikte değerlendirildiğinde kadının davranışının güven sarsıcı boyutu aştığı, sadakatsizlik olarak kabul edilmesi gerektiği, davalı- karşı davacı erkeğin bir kısım hakaret ve tehdit eylemlerinin ise kadının sadakatsizlik eylemine tepki niteliğinde kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda davacı- karşı davalı kadın, davalı- karşı davacı erkeğe nazaran ağır kusurludur. Hal böyleyken, erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/2008 E.  ,  2021/3303 K.)

  • Hakaret Etmek Ve Şans Oyunları Oynamak İçin Bilgisayarda Fazla Vakit Geçirmek Tam Kusurlu Haldir

İlk derece mahkemesinin taraflara bir kusur yüklemeden tarafları eşit kusurlu kabul ederek davanın kabulüne karar verdiği, erkeğin kusur yönünden istinaf kanun yoluna başvurmadığı gibi bölge adliye mahkemesi kararını da temyiz etmeyerek bölge adliye mahkemesince yüklenen kusurunun kesinleştiği gibi bu kusurun yanında davacı kadına hakaret ettiği ve şans oyunları oynamak için bilgisayarda fazla vakit geçirerek birlik görevlerini ihmal ettiği bu haliyle erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu anlaşılmaktadır. Bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi    2021/4332 E.  ,  2021/5858 K.  )

  • İşinden Dolayı Eşin Aşağılanması Ağır Kusurdur

Mahkemece, boşanmaya neden olan olaylarda, davalı erkeğin davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve davacı kadın lehine manevi tazminata hükmedilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı kadının eşinin kapıcı olmasından rahatsızlık duyarak eşini aşağıladığı ve müşterek konutu terk ettiği, kadına yüklenen diğer kusurlu davranışların ispatlanamadığı, davalı erkeğin ise eşine hakaret ettiği, velayete yönelik düzenlenen sosyal inceleme raporundaki müşterek çocuk beyanlarının ise hükme esas alınamayacağı anlaşılmaktadır. O halde, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Eşit kusurlu eş yararına manevi tazminat (TMK m. 174/2) hükmedilemez. Somut olayda kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi koşulları oluşmamıştır. Bu husus nazara alınmadan kusur durumunun hatalı belirlenmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/218 E.  ,  2018/1055 K)

  • Maddi Çıkar Amacıyla Evlenme ve Evlilik Birliğini Devam Ettirme Gibi Bir Amacının Bulunmaması Ağır Kusurdur

Bölge adliye mahkemesince her ne kadar davalı-davacı kadına yüklenen “Maddi çıkar amacıyla evlenme” ve “Evlilik birliğini devam ettirme gibi bir amacının bulunmamasına” yönelik kusurlu davranışların kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu vakıalar yönünden kadına kusur yüklenmesinin doğru olmadığı belirtilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden, öncelikle tanıklardan kadının ilk eşinden olan oğlu Ömer’in beyanında geçen “Kadını evden kovma” vakıasının erkek tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olması, kadına yüklenen “Maddi çıkar amacıyla evlenme” ve “Evlilik birliğini devam ettirme gibi bir amacının bulunmamasına” ilişkin kusurlu davranışların gerçekleşmediği sonucunu doğurmaz. Davalı-davacı kadın evlilik tarihinden üç gün önce 11.12.2015 tarihinde davacı-davalı erkeğin tek tapulu mal varlığı olan oturduğu evini tapuda satış yoluyla devralmış, mahkemeye ise kendisine ait taşınmazın satışı suretiyle elde ettiği parayla davacı-davalı erkeğin evini satın aldığını beyan etmiş ise de tapu müdürlüğünden gelen yazı cevabı ile beyanının doğru olmadığı anlaşılmıştır. Yine davalı-davacı kadının tanıklara çocuklarının geleceği için, ev için evlendiğini söylediği ve taraflar arasındaki yaş farkının da kırk yedi olduğu göz önüne alındığında, kadına yüklenen “Maddi çıkar amacıyla evlenme” ve “Evlilik birliğini devam ettirme gibi bir amacının bulunmamasına” ilişkin kusurlu davranışlarının dosya kapsamından sabit olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya sebep olan olaylarda maddi çıkar amacıyla evlenen, evlilik birliğini devam ettirme amacı bulunmayan, eşi ile birlikte olmaktan kaçınan, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmeyen ve evden ayrıldıktan sonra tanıklara ve erkeğin oğluna, eşi için sapkın isteklerinin olduğunu söyleyen davalı-davacı kadının, eşine küfür eden ve eşini evden kovan davacı-davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı kusur belirlemesi sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/4211 E.  ,  2021/5410 K. )

  • Annesinin, Eşine Karşı Olumsuz Davranışlarına Sessiz Kalan Erkek Kusurludur

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince davalı erkeğin annesinin evliliğe müdahalesi olarak kabul edilen; “…kayın validenin eşine hakaret ettiği, elinden telefonunu aldığı, kayınvalide tarafından, tarafların ilişki yaşayıp yaşamadıklarını takip için davacı kadının banyo yapıp yapmadığının takip edildiği, kök ailesi ile görüşmesine izin verilmediği, bu kızı bir daha aramayın şeklinde beyanda bulunulduğu, kayınvalidesinin, annesi için “Orospu” şeklinde hakaret ettiği,” vakıaları ağır nitelikte olup erkek eşin bu müdahalelere sessiz kaldığı, tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında davalı erkeğin de “Eşinin ailesi ile görüşmesine izin vermediği ve onlara kızlarını aramamalarını söylediği”, ancak boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda erkek ağır kusurlu olup, erkeğe yüklenen bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmektedir. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4) dikkate alınarak kadın yararına manevi tazminata (TMK m. 174/2) karar vermek gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesinin, sonucu olarak yazılı şekilde manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/4619 E. , 2021/6095 K.)

Danışman Talep Edin